CONTACT US
en

Doğal Diş ve İmplantlar Arasındaki Farklılıklar Nelerdir?

İMPLANTLAR AĞIZDA FARKLI BİR HİS YARATIRLAR MI?

Bizlerle tedavileri hakkında düşünceleri ve beklentilerini paylaşan hastalarımızın algılarından yola çıkarak aydınlatıcı olması ümidiyle böyle bir blog yazısı yazmaya karar verdim. Hepimizin bildiği gibi, günümüzde çeşitli sebeplerle yaşanan diş kayıplarının estetik ve fonksiyonunu ağızda yeniden sağlamak için diş implantları yaygın olarak kullanılmaktadır. Pek çok hastamızın da gerek tek diş eksikliğinde, gerekse ağızdaki bölgesel diş eksikliklerinde hatta tüm ağız diş eksikliklerinde, ilk akıllarına gelen ve bizlerden talep edilen seçenekler arasında yer almaktadır. Elbette diş implantları bizlere, eksik dişlerin yerine yapılabilecek seçenekler arasında doğal dişe en yakın konfordaki tedavi alternatifini sunmaktadır. Ancak bu durum bazen doğal dişlerden daha güvenli bir liman olabileceği konusunda bir yanılgıya sebep olmaktadır.

Özellikle yıllar içinde tekrarlanılan dolgulardan, kanal tedavili dişlerden, ya da dişeti sağlığı iyi olmayan dişleriyle uğraşmaktan sıkılan kişilerde bu şekilde bir bıkkınlık olup, implant yaptırarak tüm problemlerin kökten çözülebileceği konusunda bir yanılgıya düşülmektedir. Öncelikle bir dişin ağızda tutulabilmesi için yapılan tüm bu tedaviler çok kıymetlidir ve canlı bir doku olan diş dokusunun devamlılığı için gereklidir. Burada ayırd etmemiz gereken nokta şudur; ne zamanki artık, kalan diş dokusuyla yapılabilecek uzun soluklu bir tedavi seçeneği kalmaz, işte o zaman implantlar bizim için en iyi seçenek olur.

Peki neden vazgeçmemeliyiz doğal dişlerimizden, bir tarafta dertsiz tasasız olduğunu düşündüğümüz implantlar varken? Çünkü bizler implant yaparak dişlerin mekanik olarak çiğneme yetisini yerine koyabiliyoruz, estetiği de sağlıyoruz, ancak doğal dişle çene kemiği arasındaki canlı bağlantıyı, implant kemik arasında sağlayamıyoruz. Doğal dişlerimizi çene kemiğimize ve kendisini çevreleyen diş etine bağlayan yatay, dikey ve çapraz yöndeki lifler implantların çevresinde ne yazık ki oluşmaz. Diş çekildiği sırada bu lifler de kopar ve hayat boyu tekrar oluşmazlar. Çok hassas algıya sahip olan bu lifler sayesinde bizler ısırma koparma eylemleri sırasında dişlere gelen basıncı hissederiz.

İmplantlarda ise çok iyi bir çiğneme performansı sergilenebilirken, çiğneme sırasında oluşan basınç hissedilmez. Bu mekanizma sayesinde basınç fazla olduğunda dişler, kendisini daha güvenli bir konuma taşımak amacıyla yer değiştirir. Bazen sallanmaya başlar, bazen yerinden sapar. Bu durum çevre dokulardaki liflerin boylarının uzayıp kısalmasıyla mümkün olmaktadır. İmplantlarımızda bu mekanizma olmadığından bu gibi bir durumu implant tolere edemez, ağrı mekanizması ise problemlerin çok ileri aşamasında devreye girer ve çevresindeki kemiğin yıkımıyla implant yerinden oynar ve çıkar. Bu sebeple implantlar çok hassas bir bakım ve sorun büyümeden müdahale edilebilmesi için sıkı takip gerektirirler. Çünkü sorunlar erken dönemde sinyal vermez.

Doğal dişlerin dişeti sınırında, dişi dişetine bağlayan lifler özellikle dişeti sağlıklıysa sımsıkı bir bağlantı oluşturur. Bu bağlantı sayesinde dişin boyun bölgesinden daha alt dokulara bakteri geçişi de engellenmiş olur. İmplantların dişetiyle bağlantı kısmında yine bu lifler yer almadığından kron ile dişeti arasında bir yapışma gerçekleşmez. Bu sebeple bu bölge, ileride implantın zarar görmemesi ve bakterilerin alt dokulara ulaşmaması için çok iyi bir ağız bakımı gerektirir.

Burada, doğal dokuları ne kadar taklit edebildiğimizi ve çok kıymetli olan doğal dokuyu korumamız gerektiğini anlatmak istedim. Elbette bu, implantın doğal dişe en yakın ve vazgeçilmez tedavi alternatifimiz olduğu gerçeğini değiştirmez. Tedavi edilebilecek hiçbir dişin feda edilmemesi gerektiği, ancak dişin kaybı durumunda implantın en iyi seçenek olabileceği unutulmamalıdır. Sağlıkla kalın…