BİZE ULAŞIN
tr

Antibiyotikler

Antibiyotik nedir? Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından çok büyük öneme sahip ilaçlardır. Bu kimyasal maddeler, bakterilerin çoğalmasını önlemekte ve bazen de bakterileri öldürmektedir.

Antibiyotikler ne zaman kullanılır?

Akılcı ilaç kullanımı, “ilaçların hastaların klinik ihtiyaçlarına uygun şekilde, uygun dozlarda, yeterli sürede, kendilerine ve topluma en düşük maliyette almaları” olarak tanımlanmaktadır. (2)

Bakteriyel enfeksiyonlara bağlı gelişen hastalıkların tedavisi ve önlenmesinde hayati rolü olan antibiyotiklerin kullanımının akılcı ilkeler doğrultusunda yürütülmesi esastır. (3)

Akılcı olmayan antibiyotik kullanımı (AOAK), direnç gelişimi başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa yol açmaktadır.

Enfeksiyon hastalıklarının ilaçlı tedavisi enfeksiyona neden olan mikroorganizmaya göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, toplumda yaygın olarak kullanılan antibiyotik ilaçlar sadece bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde etkilidir. Dolayısıyla, bir hastalığın tedavisinde antibiyotiklerin kullanılması için, klinik olarak ve/veya laboratuvar testlerine dayanarak bakteriyel enfeksiyon tanısının konması gerekmektedir. (1)

Antibiyotikler nasıl kullanılmalıdır?

Antibiyotikleri doktorunuz önerdiğinde, eczacınıza danışarak kullanın.

Doktorunuz antibiyotik yazdığında, tedavi talimatlarını dikkatli bir şekilde takip etmelisiniz. Sadece bu şekilde bütün bakterilerin yok edildiğine emin olabilir ve bakteriyel direnç gelişiminin önüne geçebilirsiniz.

İdeal antibiyotik kullanımı için; doğru tanı sonrası doğru antibiyotik; en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle alınmalıdır.

Temel Kurallar:

Doz ve zaman talimatlarına uyun, hiçbir zaman ilacınızı almanız gereken zamanı atlamayın ve reçetelenen doza sadık kalın.
Tedaviyi yarıda kesmeyin
Tedaviye başladıktan birkaç gün sonra kendinizi daha iyi hissetseniz bile tedavi sürecinin tamamını devam ettirin. Bakterilerin tamamen yok edilmesi ancak bu şekilde mümkündür.

Yanlış antibiyotik kullanımları nelerdir?

Akılcı olmayan antibiyotik kullanımı; tedavi başarısızlığı, yan etkiler, ekonomik yük ve bakterilerde antibiyotiklere karşı direnç gelişiminde artış gibi pek çok olumsuz duruma yol açmaktadır. Antibiyotiklerin gerekenden uzun ya da kısa süreli kullanılması, antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olması, doz aralıklarının uygunsuz olması, endikasyonu/etkeni gözetmeyen şekilde kullanılması, gerekmediği hâlde profilaksi, gerekli olmadığı halde çoklu ya da geniş spektrumlu antibiyotik tercih edilmesi, yaşlılar, gebeler, çocuklar, bağışıklık sistemi sorunlu olanlar vb. eşlik eden hastalığı bulunanlar gibi özel hasta gruplarında antibiyotiklerin uygunsuz kullanılması sorunlarıyla sıkça karşılaşılabilmektedir. Benzer şekilde seçilen antibiyotiğin ilaç-ilaç ve ilaç- besin etkileşimlerine dikkat edilmeden kullanılması, farmakokinetik ve farmakodinamik özelliklerinin yeterince gözetilmeksizin kullanılması da diğer önemli akılcı olmayan ilaç kullanımı nedenleri arasındadır. Örneğin; tetrasiklinler ve ampisilin gibi penisilinler, oral kontraseptiflerin etkinliğini azaltarak istenmeyen gebeliklere yol açabilmektedir. Buna benzer pek çok antibiyotiğin yol açabildiği etkileşimlere dikkat edilmemesi ciddi sorunlara zemin hazırlamaktadır. (1, 3,4,5)

Diğer tıbbi uygulamalar sırasında olduğu gibi diş hekimliğinde de antibiyotik kullanımı sırasında yukarıda sözü edilen akılcı olmayan antibiyotik kullanımı sorunlarıyla sıkça karşılaşılabilmektedir. Bunların dışında dental enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımını ilgilendiren sorunlardan biri de bazı hastaların diş hekimliğini ilgilendiren ağız-diş sağlığı ile ilgili sorunları için diş hekimlerinin yanı sıra diğer hekimlere başvurmasıdır. Nitekim böylesi durumlarda akılcı olmayan antibiyotik kullanımı başta olmak üzere tedaviyle ilgili önemli sorunlarla karşılaşılabilmektedir. (4,6,7)

Diş hekimliğinde antibiyotikler ne zaman kullanılır?

Ülkemizde en çok tüketilen ilaçlar arasında yer alan antibiyotikler, diş hekimliği uygulamalarında da oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Ağız mikroflorasında 700’ün üzerinde mikroorganizma türü bulunmaktadır. (8) Gram-pozitif, gram-negatif, aerop, anaerop bakteriler, virüsler ve az sayıda mantar bu florayı oluşturmaktadır. Ağız içi florası üyeleri çoğunlukla patojen olmamakla birlikte, ağız hijyeninin bozulması, iyatrojenik faktörler, beslenme özellikleri, konağın immun yanıtındaki değişiklikler ve yaşlanma gibi sebepler patojen türlerin oranının artmasına yol açarak dental enfeksiyonlara neden olabilmektedir. (9,10) Yaygın uygulamanın aksine, bu enfeksiyonların tedavisi veya önlenmesinde antibiyotiklerin kullanımı sınırlıdır. (6) Bilindiği üzere dental enfeksiyonlarda antimikrobiyal tedavi tek başına yeterli bir yöntem değildir. Apselerde, kanlanmanın az olması, doku bariyeri ve cerahatin antibiyotiğin geçişini ve aktivitesini azaltması nedeniyle drenaj yapılmaksızın antibiyotik kullanımı tedavide başarısızlığa sebep olacaktır. (11) Dental enfeksiyonların çoğu diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirilmesi, diş çekimi, kök kanal tedavisi veya drenaj gibi uygulamalarla iyileşmektedirler. Bununla birlikte, hastada diş ya da diş eti apsesinin insizyon ile drene edilemeyecek olması, soruna bağlı olarak lokal anestezinin yetersiz kalması, lenfadenopati, ateş, trismus, selülit, osteomiyelit gibi komplikasyonların meydana gelmesi hâlinde, antibiyotikler mekanik tedaviye eklenmelidir. (10) Enfeksiyonun sistemik yayılım belirtilerinin olmadığı, sadece ağrı şikayeti olan odontojenik enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımının gereksiz olduğunu ortaya koyan ve literatürde de yer alan çalışmalara rağmen diş hekimlerinin hukuksal olarak risk altına girme endişesi ve özellikle kamuda çalışan hekimlerin genellikle hastalarına ayıracak yeterli zamana sahip olmamaları nedeniyle ülkemizde uygunsuz antibiyotik kullanımı giderek artmıştır. (11).

Dental enfeksiyonların tedavisinde antibiyotikler genellikle 5-7 günlük tedavi süresinde kullanılmaktadır. Enfeksiyon bulguları, tanı konup etken eradikasyonunu takiben genellikle 2-

4 gün içerisinde azalır. Enfeksiyonunun tekrarlanmaması için hastalar 2-3 gün daha antibiyotiğe devam etmelidir. Antibiyotiklerin olması gerekenden daha kısa veya uzun süreli kullanılmasının her ikisi de sakıncalıdır. İlkinde tedavi yetersizliği, direnç gelişimi ve komplikasyonlara yol açma sorunlarıyla, ikincisinde ise süperenfeksiyon, ilaç yan etkisi/toksisitesi, direnç gelişimi, maliyet artışı ve israf gibi pek çok olumsuzlukla karşılaşılabilir. (12,13)

Yapılan bir çalışmaya katılan diş hekimlerinin % 40’ı hastaların randevusunu ertelemek zorunda kaldıklarında antibiyotik yazdıklarını belirtmiştir. Diş hekimlerinin yaklaşık üçte ikisi, odontojenik enfeksiyonlarda penisilini tercih ettiklerini ve etken mikroorganizma tespiti yapmadıklarını belirtmiştir. Yine hekimlerin yaklaşık dörtte biri gömülü diş çekimi ve implant sonrası rutin olarak antibiyotik yazdıklarını belirtmiştir. Karaciğer yetmezliğinde ilk hangi antibiyotiği tercih edersiniz sorusuna hekimlerin %12’si karaciğerden atılan klindamisini tercih ettiklerini belirterek cevap vermiştir. Yine hekimlere “hastanın ısrarlı talebine göre antibiyotik yazıyor musunuz” şeklinde bir soru yöneltilmiş ve yaklaşık yarısı asla cevabını vermesine rağmen diğer yarısı da nadiren ya da sıklıkla gibi cevaplar vermiştir. Diş hekimliğinde cerrahi işlem sonrası post-op antibiyotik kullanımı da sıktır. Ancak sistemik olarak sağlıklı bireylerde işlem öncesi yeterli bakım ve klorheksidin gargara kullanımı yapılan başarılı bir cerrahi girişim sonrası antibiyotik kullanımı gereksizdir. Yapılan çalışmalarda bu şartlarda gömük diş cerrahisi sonrasında antibiyotik kullanan hastalar ile kullanmayan hastalar arasında post-op enfeksiyon gelişimi açısından anlamlı bir fark olmadığı belirtilmiştir. Komplikasyonsuz başarılı bir implant operasyonu sonrasında da durum benzerdir. Ancak çalışmamızın sonuçlarına göre klinisyenlerin yaklaşık dörtte biri gömülü diş çekimi ve implant operasyonu sonrasında rutin olarak antibiyotik yazdıklarını belirtmiştir. (11)

Yanlış antibiyotik kullanımın zararları nelerdir?

a) Direnç Oluşumu
Antibiyotiklerin yanlış nedenlerle veya doğru olmayan biçimde kullanılması, bakterilerin sonraki tedavilere karşı direnç göstermesine neden olabilir. Bakteriler için antibiyotik direnci, bakterilerin herhangi bir antibiyotiğin varlığına rağmen üreyebilmesi ve enfeksiyon yapabilmesidir. Bunun sonucunda ise, daha sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda işe yaramazlar. Bu yalnızca antibiyotiği uygun olmayan biçimde kullanan kişi açısından değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike oluşturmaktadır. Antibiyotik direnci tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Antibiyotik-dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar, hastalığın ve ölüm oranlarının artması ve hastanede geçirilen sürenin uzaması ile sonuçlanmakta ayrıca tedavi maliyetlerinde de artışa neden olmaktadır. Antibiyotik kullanımı, insanlardaki normal bakteriyel floranın değişmesine bu da çoğu kez antibiyotik dirençli bakterilerin ortaya çıkmasına ve ishal gibi yan etkilerin görülmesine neden olabilmektedir. (1)

b) Antibiyotik İlişkili İshal
Geniş spektrumlu antibiyotik kullanan çocukların %40’ında ishal görülmektedir. (14) Flora değişikliği sonucu karbohidrat metabolizmasının değişmesi ve osmotik olarak aktif bazı bileşiklerin ortaya çıkması ishale neden olabilir. Antibiyotik ilişkili ishalde, genellikle yararlı bağırsak mikroflorası azalırken; Clostridium difficile isimli zararlı bakterinin aşırı çoğalması söz konusudur. (15,16)

c)Obezite

İnsan bağırsak mukozası, bünyesinde yaklaşık olarak 1014 kadar bakteri barındırır. (17)Antibiyotiklerin etki mekanizmasından dolayı mikrobiyota üzerinde kalıcı hasar oluşturması kaçınılmazdır. (18) Antibiyotik kullanımına bağlı olarak bazı bakteri gruplarının tamamen ortadan kalktığı ve buna bağlı olarak sayıca ve çeşitlilik bakımından farklılıkların olduğu gösterilmiştir. (19,20)

Çok iyi organize edilmiş epidemiyolojik çalışmalarda çocukluk çağında antibiyotik kullanımı ile daha yüksek vücut kitle indeksine (VKİ) sahip olma arasında sıkı bir ilişki olduğu bulunmuş, ayrıca erken dönem antibiyotik kullanımının çocukluk çağında aşırı kilolu ve obezite riskini de arttırdığı belirtilmiştir (21)

d) Böbrek Yetmezliğine Yol Açmaktadır
Akut böbrek yetmezliğinin en az beşte biri, kullanılan ilaçlar nedeniyle oluyor. Her ne kadar ilaç kullanımın bırakılmasıyla böbrek yetmezliği çoğunlukla düzelse de hastanede yatış ve pek çok müdahale gerekiyor. Bu ilaçlar arasında antibiyotikler ise ilk sırada yer alıyor. Ayrıca, sık antibiyotik kullanan çocuklarda, ileri yaşlarda böbrek hastalıklarının daha yüksek oranda görüldüğü biliniyor. (22)

e) Karaciğer Toksisitesi
Günümüzde tedavide kullanılan antibiyotiklerden kaynaklanan hepatotoksisite riski ortalama 1/10.000’den daha azdır. Antibiyotiklerden kaynaklanan hepatotoksisite vakalarının genelinin muhtemel sebebinin alerjik bir reaksiyon olduğu bildirilmiştir. Uzun süre antibiyotik tedavisi gerektiren tüberküloz gibi hastalıklarda hasta iyi takip edilmeli, karaciğer fonksiyon testleri rutin aralıklarla izlenmelidir. (23)

f) Bağışıklık Sistemine Zarar Verir
Son yıllardaki çalışmalar; antibiyotiklerin insan florasını değiştirdiğini, faydalı mikropları öldürdüğü ve en önemli korunma silahımız olan mukozal bağışıklığımızı zayıflattığını net olarak ortaya koyuyor. Özellikle influenza benzeri gribal etkenlere karşı bağışıklık sistemi zayıf düşüyor ve normalde 3-5 gün arası sürecek olan enfeksiyonlar uzadıkları gibi, daha ağır seyrediyor. Bu yüzden, sık antibiyotik kullanan çocuklar, mukozal enfeksiyon denilen sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre, farenjit ve ishale daha sık yakalanıyor. (22)

g) Alerjiyi Tetikliyor
Son yılların en çok konuşulan sağlık sorunlarından biri olan alerjik hastalıkların görülme oranı günümüzde hızla artıyor. Bu artışın, en önemli sebeplerinden biri olan flora bozukluğu ve mukozal bağışıklığın azalması, günümüzde en sık antibiyotiklerin yanlış kullanılması sonucu oluşmaktadır. Flora bozukluğunun özellikle küçük yaşlarda artan antibiyotik kullanımına bağlı olduğu artık daha net olarak biliniyor. Alerjik hastalıkların günümüzde hızla artmasının bir diğer sebebi de “Hijyen teorisi” olarak özetleniyor: Daha temiz, steril, az mikroplu yaşama ve yeme tutkumuz, floramızın oluşmasını ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişmesini ve güçlenmesini önlüyor. Bunun sonucunda da alerjik reaksiyonlar artıyor. (22)

UNUTMAYIN

Hekim reçete etmedikçe asla antibiyotik kullanılmamalıdır.

Antibiyotikleri ne zaman ve nasıl kullanılacağı hakkında daima hekim tavsiyeleri uygulanmalıdır.

İlaçlar doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca kullanılmalıdır.

İlacın doğru zamanda alınmasını hatırlatıcı düzenlemeler yapılmalıdır.

Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Aksi halde antibiyotik direnci gelişebilir.

Antibiyotik ağrıyı dindirmez, burun akıntısını, öksürüğü hafifletmez.

Antibiyotiklerin, bazı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bakterileri öldüren ve/veya üremesini durduran ilaçlardır; virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi etmez, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda antibiyotiğin yeri yoktur, iyi bir bağışıklık sisteminin bu tür hastalıkları yenebilir. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığını unutulmamalıdır. Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığının başkalarına geçişine engel olmaz. Nezle ve grip için hastalığın ilerlememesi, enfeksiyon etkeninin topluma yayılmaması için yatak istirahati, izolasyon, C vitamininden zengin beslenmek ve bol sıvı alımı yeterli olabilir. Kişiler arası nezle-grip gibi hastalıkların geçişini önlemek için hijyenik önlemler alınmalıdır. Bir mendile hapşırdıktan veya öksürdükten sonra o mendil atılmalı, diğer nesnelerle ve insanlarla temas etmeden önce eller yıkanmalıdır. Bilgi dağıtın, enfeksiyon değil!

Eğer kişinin hastalığı 10 günden fazla sürüyorsa, ateşi düşmüyorsa, komplikasyon geliştiyse doktor kontrolünden geçmesi gerekir ve tedavi tekrar düzenlenmelidir.

Kişi kullandığı antibiyotikten yarar görmüyorsa hekim haberdar edilmelidir.

Komşusuna iyi gelen ilacın kişinin kendisine zarar verebileceği unutulmamalıdır. Başkasının antibiyotiği kullanılmamalıdır.

Daha önceki bir hastalıkta kullanılan antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalanılsa bile hekime danışmadan kullanılmaması gerekir.

İlaçların hastane ve eczane ortamından çıktıktan sonra uygun olmayan saklama koşullarında etkinliğinin azalabildiği, hatta zararlı etkilerinin ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır.

Gebelik, emzirme durumu, kronik hastalıkların varlığı ve başka ilaçların kullanımı hekime bildirilerek uygun antibiyotiğin seçilmesi sağlanmalıdır.

Artan veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine her zaman hekimin reçete ettiği antibiyotikler kullanılmalıdır.

Hekim gerekli görmedikçe, hekimlere antibiyotik yazılması konusunda ısrarcı olunmamalıdır.

Antibiyotiğin ateşi düşürmez, ağrıyı dindirmez.

Her antibiyotiğin her hastalıkta kullanılamaz.

Antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olmasının yanı sıra doz aralıklarının uygunsuz olması da antibiyotik direncine yol açmaktadır.

Antibiyotiğe duyarlı bakterilerin antibiyotiğe maruz kaldıklarında öldükleri halde, dirençli bakterilerin büyümeye ve çoğalmaya devam edebilir, bu dirençli bakterilerin toplumda hızla yayılarak diğer insanlarda enfeksiyonlara neden olabilir. Uygunsuz antibiyotik kullanımının, antibiyotiklere karşı direnci arttırır ve antibiyotik kullanımı gerektiğinde, antibiyotikler yetersiz kalmaktadır.

Artan antibiyotik direnci günümüzde ve gelecekte antibiyotiklerin etkinliğini tehdit etmektedir.;

Etkili antibiyotikler olmadan yoğun bakım, organ nakli, kanser kemoterapisi, yeni doğan bebeklerin bakımı veya kalça ya da diz protezi ameliyatı gibi yaygın cerrahi işlemlerin uygulanması mümkün değildir.

Ülkemizde antibiyotiklerin, en çok kullanılan ilaçlar içerisindedir ve ne yazık ki bunların önemli bir kısmının gereksiz ya da yanlış kullanılmaktadır.

Bugün dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının dünyada ve ülkemizde insanlığı tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiştir.

Bazı ülkelerde doğru antibiyotik tedavisinden yoksun olan insanların hayatlarını kaybetmektedir ve uygunsuz kullanımdan kaynaklı antibiyotik direncinin her kıtada endişe yaratmaya devam etmektedir.

Antimikrobiyal direncin yüksek olduğu ülkelere seyahatte bulunan yolcuların, dirençli bakteriler tarafından kolonize ve enfekte olmuş olmuş şekilde geri dönerek ülkelerine bunu yaymaktadır.

Eğer antibiyotik kullanımı kontrol altına alınamazsa kolaylıkla tedavi edilebilecek bir enfeksiyon hastalığı bile, direnç nedeniyle ölümcül olabilmektedir, insanlığın antibiyotik öncesi çağa geri dönmek durumu ile karşı karşıya kalacaktır.

Dünya Sağlık Örgütü, toplumları büyük tehlikelerin beklediği konusunda uyarmakta ve antibiyotik direnci artık küresel bir tehdit oluşturmaktadır.

Uygunsuz antibiyotik kullanımının önemli sonucu olarak; dirençli mikroorganizmaların vücut florasına hakim olacağını ve buna bağlı enfeksiyon seyrinde, hastanede kalış süresinde ve hastalığa bağlı ölüm oranlarında artış olacağını;

Hekim önerisi ve eczacı danışmanlığı olmadan kullanılan antibiyotiklerin, sonu ölümlere varabilecek ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini;

Önemli bir halk sağlığı sorunu olan, uygunsuz antibiyotik kullanımı diğer zararlarının yanı sıra ekonomik ve sosyal maliyetin artışına neden olmaktadır.

2011 yılında Türkiye’de “İlaç Takip Sistemi (ITS)’nden alınan verilere göre eczanelerden satışı yapılan toplam 1.277.367.512 kutu ilacın %16,11 sı sistemik antienfektif ilaçlardan oluşmaktadır.

Hekimlerinin reçetelerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve kendilerine geri bildirim verilebilmesine imkan veren “Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlemiş oldukları 129.953.746 reçetenin %34,94’ünün antibiyotik içermektedir.

“Reçete Bilgi Sistemi (RBS)” verilerine göre 2011 yılında birinci basamaktaki aile hekimlerinin düzenlenmiş olduğu reçeteler değerlendirildiğinde; toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla 55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluşmaktadır.

KAYNAKLAR

Sağlık Bakanlığı, “Akılcı İlaç Kullanımı” Erişim:26 Haziran 2019, http://www.akilciilac.gov.tr/?page_id=1068
World Health Organization. The rational useof drugs. Report of Conference of Ex-perts. Nairobi, 1985. Geneva: World Health Organization;1987. p.321.)
Akıcı A. [Basic principles of rational drug use and antibiotics] Antibiyotikler ve Klinik Kullanımları Dergisi 2012; 1:1-13.)
Löffler C, Böhmer F, Hornung A, Lang H, Burmeister U, Podbielski A, et al. Dental care resistance prevention and antibiotic prescribing modification-the cluster-randomised controlled DREAM trial. Implement Sci 2014; 9:27
Karabay O, Hosoglu S. Increased antimicrobial consumption following reimburse-ment reform in Turkey. J Antimicrob Chemother 2008;61(5):1169-71.
Anderson R, Calder L, Thomas DW. Antibiotic prescribing for dental conditions: general medical practitioners and dentists compared. Br Dent J 2000;188(7):398-400.
Bayındır Y. [Judicious antibiotic usage in dental infections]. İnönüÜniv Tıp Fak Derg 2003;10(4):213-6.)
Bahrani-Mougeot FK, Paster BJ, Coleman S, Ashar J, Barbuto S, Lockhart PB. Di-verse and novel oral bacterial species in blood following dental procedures. J Clin Microbiol 2008;46(6):2129-32.)
Chow AW. Infections of the oral cavity, neck, and head. In: Bennet JE, Dolin R, Blaser MJ eds. Principles and Practice of Infectious Diseases. 8th ed. Philadelphia: Elsevier, Saunders;2015. p.789-805
Longman LP, Preston AJ, Martin MV, Wilson NH. Endodontics in the adult pa-tient: the role of antibiotics. J Dent 2000;28(8):539-48
Mustafa Altındiş, İsmail Gümüşsoy, M Baran İnci, Fatma Furuncuoğlu, Selma Altındiş, Diş Hekimliğinde Antibiyotik Kullanımı, 1. Uluslararası Dental ve Oral Enfeksiyonlar Kongresi 07-09 Eylül 2018 Sakarya, sözlü sunum
Baumgartner JC. Antibiotics and treatment of endodontic infections. American Associations of Endodontics, Colleagues for Excellence Newsletters. 2006; 2:1-6.
Morrow SG. Use and abuse of antibiotics. American Association of Endodontics, Colleagues for Excellence Newsletter 2012;4:1-8.)
Broussard EK, Surawicz CM. Probiotics and prebiotics in clinical practice. Nutr Clin Care 2004; 7: 104-113
Hoyos AB. Reduced incidence of necrotizing enterocolitis associated with enteral administration of Lactobacillus acidophilus and Bifidobacterium infantis to neonates in an intensive care unit. Int J Infect Dis 1999; 3: 197-202.
Erdeve O, Tiras U, Dallar Y, Savaş S. Saccharomyces boulardii and antibiotic-associated diarrhoea in children. Aliment Pharmacol Ther 2005; 21: 1508-1509
Turnbaugh, PJ, Ley RE, Hamady M, FraserLiggett CM, Knight R, Gordon JI. The human microbiome project. Nature, 2007; 449(7164): 804-10.
Jernberg C, Löfmark S, Edlund C, Jansson JK. Long-term ecological impacts of antibiotic administration on the human intestinal microbiota. ISME J. 2007; 1: 56–66.
Saari A, Virta LJ, Sankilampi U, Dunkel L, Saxen H. Antibiotic exposure in infancy and risk of being overweight in the first 24 months of life. Pediatrics. 2015; 135: 617–26
Panda S, El khader I, Casellas F, Lopez Vivancos J, Garcia Cors M, Santiago A, et al. Short-term effect of antibiotics on human gut microbiota. PLoS One. 2014; 9: e95476
Azad MB, Bridgman SL, Becker AB, Kozyrskyj AL. Infant antibiotic exposure and the development of childhood overweight and central adiposity. Int J Obes (Lond). 2014; 38: 1290–8)( Bailey LC, Forrest CB, Zhang P, Richards TM, Livshits A, DeRusso PA. Association of antibiotics in infancy with early childhood obesity. JAMA Pediatr. 2014; 68: 1063–9
Cistus Antivirus, Antibiyotiğin 6 Büyük Zararı, Erişim:30 Haziran 2019, http://www.cistusantiviruspastil.com.tr/main/article/8/antibiyotigin-6-buyuk-zarari
Hakan Demir,Yavuz Osman Birdane, Hepatotoksik Antibiyotikler, Kocatepe Veteriner Dergisi, (2015) 8(1): 65-73