BİZE ULAŞIN
tr

Kanal Tedavisi Tekrarlarından Sonra Ağrı Neden Oluşur?

Hastalarımızın büyük çoğunluğu dişlerinde ağrı veya rahatsızlık oluşmadan kliniğe başvurmamaktadır. Ağrı varlığında da bazen dişlerde uygulanacak işlemler tahmin edilenden daha karmaşık bir hale gelebilmektedir. Ağrı tanımı çok sübjektiftir. Her diş hastalığı herkeste aynı şekilde hissettirmez ya da aynı süreçte ilerlemez. Diş ağrısı gün içinde yaşam kalitesini ciddi oranda düşüren etkenlerden biridir. Bugünkü blog yazısı daha çok kanal tedavisi tekrarından sonra oluşabilecek ağrılar üzerinde kısaca bir özet niteliğindedir.

Kanal tedavisinin tekrarlanması (retreatment), yapılan tedavinin yetersiz yapılması, üst restorasyonun dişe uygun yapılamaması ve buna bağlı olarak sızıntı olması veya dişte iyileşme görülmemesi gibi durumlarda olmaktadır. Tedavide genellikle birden çok seans gerekmektedir. Tedavi kısaca şu şekildedir; ilk seansta eski yapılmış olan kanal dolgusu uzaklaştırılır, kanal içinde oluşmuş sorunlar giderilmeye çalışılarak kök ucuna ilerlemeye çalışılır. Dezenfeksiyon sağlayabilmek ve kanal içindeki bakterileri ortamdan uzaklaştırmak içinde kalsiyum hidroksit (bazen farklı materyaller de kullanılabilir) dediğimiz bir materyal yerleştirilir. Sonraki seans hasta geldiğinde kanal tedavisi kök ucuna kadar sıkı bir şekilde yapılır ve işlem tamamlanır.

Genellikle ağrı tedavinin ilk seansını takip eden birkaç gün (1-3) içinde oluşabilmektedir. Bazen 1-2 gün daha etkisine devam edebilmektedir. Ağrının şiddeti hassasiyet şeklinde düşük olabildiği gibi şiddeti daha yüksek de olabilmektedir. Şiddetli yaşanan bu duruma flare up denir. Kanal tekrarlarında kök ucundaki iltihap sekonder enfeksiyon (tekrarlayan) dediğimiz daha inatçı bir enfeksiyondur bu nedenle tedaviden hemen sonra rahatlaması her zaman olamamaktadır. Bu tip ağrıların yaşanması pek de istenilen bir durum olmasa da bu süreci hafifletebilmek adına yardımcı olacak ilaçlara ihtiyaç duyulabilir. Nonsteroid antienflamatuar (NSAI) veya ağrı kesiciler bu dönemi atlatmakta kullanılan ilaçlardandır. Yapılan çalışmalar da bu durumu destekler sonuçlar göstermektedir.

Bu bilgilere ek olarak tedavi öncesinde var olan ağrının tedavi sonrasında hemen rahatlamadığı hatta daha artabileceği yapılan çalışmalarda belirtilmektedir. Bunun da sebebinin ağrıyı ileten sinir lifine bağlı olmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Kök ucundaki iltihaplı dokunun drenajının (ortamdaki gaz ve sıvı akışı) sağlanması çok önemlidir. Bu drenaj ile dokuda kanlanma oluşması halinde ağrının azalabileceği bilinmektedir. Daha şiddetli vakalarda ise, sadece NSAI veya ağrı kesiciler yeterli olmayabiliyor. Lenflerde şişme, ateş varlığı, kızarma ve abse oluşumu (yüzde belirgin şişlik) durumları akut iltihap bulgularıdır ve bu durumda bu alana uygun antibiyotik kullanımı gerekmektedir. Antibiyotikler rutin ağrılarda veya her tedavi sonrası kullanılması gerektiği bilgisi yaygın bir yanlış bilgidir. Sadece bahsi geçen durumlarda kullanılması vücut sağlığı açısından önemlidir. Hatta bu tip ilaçların midede huzursuzluk yaratmaması için, mide koruyucuyla kullanılması daha uygun düşmektedir.

Tedavi bitiminden sonra kök ucundaki doku iyileşme süreci devam etmektedir. Bu doku iyileşene kadar dişte hassasiyet devam edebilir hatta iyileşmenin 6 aya kadar süren vakalar da mevcuttur. Bazen dişin kullanılması sırasında hissedilen hassasiyet ya da farklı bir his kanal tekrarlarında normal bir durumdur. Dişlerin takibi önemlidir. Belirli aylardaki klinik ve radyolojik muayene sonucu yapılan kanal tekrarı ile iyileşme gerçekleşmediyse, var olan inatçı dokunun cerrahi olarak o bölgeden alınması (apikal rezeksiyon) gerekebilmektedir.