Bunlarla birlikte ramazan ayının gelmesi ile oruç tutarken uzun saatler boyunca yaşanılan açlık da ağız kokusuna neden olabilmektedir. Bu nedenle oruçlu iken, ağız ve diş sağlığına daha da özen gösterilmesi gerekir.
Bu blog yazımızda sizlerle, “oruç tutarken ağız kokusunu nasıl önleyebiliriz?” ve “genel olarak hepimizin diş bakımında yaptığımız yanlışlar nelerdir?” paylaşmak istedim.
Keyifli okumalar dilerim.
Oruç tutarken neden ağız kokusu olur?
Tükürüğün ağızdaki tüm dokuları temizleyici etkisi vardır. Oruçlu iken tükürük salınımı azalır. Bu nedenle biriken bakteri plakları koku yapar. Ağız kuruluğu da bir koku nedenidir. Sıvı alımının yetersizliği ile tükürüğün yapısı koyulaşır. Yoğun tükürük kokar. Ayrıca beslenmemiz esnasındaki gıdaların da (özellikle lifli ve sıvı) temizleyici etkisi var. Bu da oruçlu iken gerçekleşemez ve koku olur. Mide-bağırsak sistemine bağlı ağız kokuları da olabilir.
Neden oruçluyken bazı kişilerin ağzı kokuyor da, bazısının kokmuyor?
Oruca bağlı kokuya neden olan faktörler, ağızda hazırlayıcı unsurlar varsa daha da şiddetlenir. Diş taşı, eskimiş uyumu bozulmuş porselen, protez ve dolgular gibi… Ağız hijyeni çok iyi olan, diş hekimi kontrollerini yaptıran kişilerde ağız kokusu olmuyor. İhmal varsa koku da başlıyor. Bu nedenle günlük, periyodik bakım ve düzenli diş hekimi kontrolleri en doğru ve kolay çözüm.
Ramazanda ağız kokusu için tüketmekten kaçınılması gereken yiyecekler hangileri?
-Şeker, tatlılar, şekerli içecekler, kek ve bisküviler,
-Sarımsak, soğan gibi kükürtlü besinler,
-Tüm tütün ürünleri,
-Salam, sucuk, pastırma.
Ağız sağlığımıza iyi gelen, güçlendiren beslenme şekli nasıldır?
Protein ağırlıklı gıdalar; örneğin, süt ve süt ürünleri, yumurta, et çeşitleri; özellikle balık. Balıktaki florür dişler için çok faydalı. Lifli gıdalar da dişleri koruyor.
İftar sahur arası ihtiyacımızı karşılayacak kadar su içmek önemlidir.
Probiyotik ve Prebiyotik gıdalar hem ağız sağlığımız, hem genel sağlığımız açısından çok kıymetli.
Raf ömrü olan, paketli hazır gıdalardan kaçınmalı.
Ağız bakımımız hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar neler?
– Dişeti kanamaları olduğunda, diş eti hiç fırçalanmamaya başlıyor. Bu da sorunu şiddetlendiriyor. Oysa kanama daha iyi bir hijyen gerekliliğinin göstergesi.
– Diş taşı temizliğinin zararlı olduğu düşünülüyor. Var olan dişeti sorunu ağız içi ve her tür sistemik hastalığın başlangıcı olabilir.
– Ufak çürükler bekleyebilir diye tedavileri ertelenebiliyor. Oysa çürük başladıktan sonra asla durmuyor. Hem o dişte fazlaca madde kaybına neden oluyor, hem de diğer dişlere bu çürük bulaşabiliyor.
– Süt dişleri, nasıl olsa düşeceği düşüncesi ile tedavi ettirilmiyor. Oysa ki süt ve kalıcı dişler aynı dönemde ağız içinde kalıyor, süt dişindeki çürük kalıcı dişe bulaşabiliyor.
– Çekilen dişlerin yerleri boş bırakılıyor. Bu, önemli kapanış ve eklem rahatsızlıklarına neden olabiliyor.
Ağız hijyenimiz için neler yapmalıyız?
-Günde en az 2 kez, fırçanın yarısı dişetinde, yarısı diş üzerinde olacak şekilde yuvarlak dairesel hareketlerle fırçalamalıyız. Bir fırça boyu ilerleyerek tüm diş ve dişetlerinin fırçalandığından emin olmalıyız. Dişlerin çiğneme yüzeylerini de fırçamızı yere paralel tutarak fırçalama yapmalıyız.
-Günde en az bir kez akşam, yatmadan önce diş ipi kullanmalıyız. Diş fırçası yüzeyleri temizlemekle beraber ara yüzlerde yetersiz kalır.
-Diş fırçasının ve diş ipinin ulaşamadığı yerlere ulaşabilmesi ve çözücü etkisi nedeniyle ağız çalkalama suyunu da kullanmalıyız.