Büyümenin tamamlanmasıyla birlikte olgun doku hücreleri (örneğin cilt veya sinir hücreleri) arasında mevcudiyetlerini sürdürürler ve görevlerine onarıcı hücreler olarak devam ederler. Büyüme döneminde kök hücreler, dokuların doğal onarım ve yenilenme mekanizmasını oluştururlar. Cilt, kan, sindirim sistemi gibi hücrelerin döngüler halinde yenilenmesi; kırılan kemik dokusunun kaynaması veya felç sonrası hareket koordinasyonun geri kazanılması olgun dokularda mevcut kök hücrelin çoğalarak ve dönüşerek, ölen işlevsel doku hücrelerini yenileri ile tamamlamasının sonucudur.
Dişlerin dentin ve pulpa (dişin anatomik olarak kök bölümü) bölümleri kendini yenileyebilmektedir. Bu durum, dişin doğal onarım sisteminden kaynaklanmaktadır. Diş dokusunun işlevsel hücreleri, odontoblastlardır. Hafif veya orta dereceli bir hasar sonrasında, odontoblastlar mevcudiyetlerini korurlar ve hasarın giderilmesine yönelik yeni dentin üretimini gerçekleştirirler. Ancak ileri bir hasar sonrasında, mevcut odontoblastlar kaybolur. Yeni odontoblastlar, pulpa dokusunu korumak üzere hasar bölgesinin çevresinde üretilmeye başlanır. Bu sayede onarım süreci tamamlanır.
Erişkin pulpa dokusunun odontoblastlara kaynaklık eden kök hücreleri, ilk defa 2000 yıllında Gronthos ve arkadaşları tarafından laboratuvar şartlarında saflaştırılarak tanımlanmıştır. Gronthos ve ark. tarafından diş kökenli kök hücreleri, dental pulp stem cells (diş pulpa kök hücreleri) olarak isimlendirilmiştir. Daha sonrasında bu hücrelerin, hem laboratuvar koşullarında ve hem de hayvan deneylerinde özelliklerini koruyarak çoğalma ve farklılaşma yeterlilikleri gösterilmiştir. Diş kök hücrelerin en önemli özelliklerinden biri de sinir hücrelerine dönüşme yeteneklerinin diğer hücrelerden daha fazla olmasıdır. Günümüzde Dünya yaş ortalamasının artması, Alzheimer, Demans ve Felç gibi hastalıkların daha fazla görülmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu hastalıkların tedavisinde sinir hücrelerine dönüşebilen kök hücreler daha fazla önemli hale gelecektir. Sonuç olarak diş kök hücrelerinin saklanması, ileriye dönük olarak hayati önem kazanmaktadır.
Diş Kök Hücrelerin en önemli özelliklerinden biri de sinir hücrelerine dönüşme yeteneklerinin diğer hücrelerden daha fazla olmasıdır. Günümüzde dünya yaş ortalamasının artması göz önüne alındığında ileri yaş hastalıkları olan Alzheimer, Demans ve Felç gibi hastalıkların daha fazla görülmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu hastalıkların tedavisinde sinir hücrelerine dönüşebilen kök hücreler daha fazla önemli hale gelmektedir. Sonuç olarak diş kök hücrelerinin saklanması, ileriye dönük olarak yaşamsal önem kazanmaktadır.
Kalıcı dişler, süt dişlerinin köklerinin erimesi ve düşmeleri sonrasında süt dişlerinin yerlerini almaktadır. Toplam 20 süt dişinin yerine kalıcı dişlerin gelmesi 7 yıldan daha uzun bir süreyi kapsamaktadır. 2002 yıllında, dökülen süt dişlerinde, erişkin dişlerin barındırdığı kök hücrelerin bulunduğu gösterilmiştir. Kök hücreler, süt dişlerinden izole edilerek, çoğalama ve farklılaşma özellikleri belirlenmiştir.
Yenileyici tedaviler, işlevsiz doku ve organların yenilenmesini amaçlamaktadır. Kök hücreler, en önemli doku yenileyici etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Her dokudan yeterli miktarda ve kolaylıkla kök hücrelerin sağlanması mümkün değildir. Bu nedenle enfekte olmayan süt dişleri, yirmi yaş dişleri, ortodontik olarak çekilen premolar dişler önemli kök hücre kaynakları olarak korunmaları yararlıdır. Diş kaynaklı kök hücreleri, yakın gelecekte sinir sistemi, kemik, kıkırdak ve kas gibi dokuların yenilenmesinde ve bağışıklık sisteminin yeniden programlanmasında önemli rol üstleneceklerdir.