Ağız ve dişler en sık kullandığımız organımız olmakla birlikte en sık göz ardı edilen de bir organımızdır. Bilimsel veriler ışığında uygulanan tedavilerde, tedavini başarısının arttırılması yapılacak tedavi seçiminde ön koşuldur. Bu konuda yapılan çalışmalara baktığımızda, aynı konu için bazen birbirine paralel bazen de zıt olan sonuçlar görülmektedir. Aldığımız bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, aslında bir dişe ömür biçmek için çoklu bir sebep-sonuç zincirine girdiğimizi söyleyebiliriz.
Diş dokularının yeniden oluşmadığı bilgisi nettir. Örnek olarak bir diş kırıldığında, kırılan bölgeden yeniden bir mine dokusu oluşmamaktadır veya yeniden bir diş gelişmemektedir. Buna göre, bir dişte kırılma veya çatlama olmadığı sürece ve aynı zamanda bir tedavi görmediği (dolgu restorasyonu, kök kanalı tedavisi veya kuron-köprü protezi) sürece ağızda bir insanın yaşamı boyunca durabilir. Bir dişte ne kadar çok işlem var ise, ne kadar geniş bir restorasyon var ise, kendi öz diş dokusundan ne kadar az sağlam yapı kalmış ise veya çiğneme kuvvetini normalden fazla alıyorsa kendi ağız içindeki yaşam ömründen azaltmaktadır. Bunun sebebi, ağız içi kuvvetlere direnmesinin azalması, ağız içi bakımının çok ideal şekilde yapılmasının gerekmesi ve yapılan tedaviler hakkındaki tam olarak doğru bilgiye sahip olmamak gibi sebepleri sayabiliriz.
Klinikte bazı vakalarda, başarı konusunda şüphe duyulan durumlarla da karşılaşılabilmektedir. Bu durumda bir sonuca varmak gerçekten zor olabilmektedir. Belirlenen riskler altında yapılan tedavilerin takibi çok önemlidir. Bazen az ömür biçilen tedavilerde bile dişin ağızda uzun süre durduğunu gösteren vakalar mevcuttur. Bu yüzden bir dişin ömrü için belirli bir sayı verilmesi pek olası değildir. Bazı vakalarda sadece bir süre daha ağızda durması için uygulanılan tedavi aslında çok daha zorlu, risklere açık ve komplikasyon oluşma ihtimali yüksek dişlerdir. Ne kadar komplike (karışık) bir durumsa, daha önce yapılmış bir tedavinin düzenlenmesi gerekiyorsa, az kalan sağlam diş dokusuna ait tedaviler yapılıyorsa aslında o kadar ömür süresi söylemek zorlaşmaktadır. Bunlar tedavi sonrası oluşabilecek riskleri arttırmaktadır. Bu riskler hemen tedavi sonrası gerçekleşmese de tam da belirli olmayan bir süre sonrasında gerçekleşebilmektedir. Tedavi ihtiyacı olan bireyin bu konuda karar vermesi her zaman kolay değildir, bu konuda hekimin kendisine iyi gelmeyecek veya sağlığını bozacak tedaviyi sunmayacağı güvenini alması önemlidir. Bu konuda açık olarak konuşmak, hekim ve hasta kooperasyonu için çok önemlidir.
Nasıl bir tedavi yapılırsa yapılsın, rutin muayenelerin önemi burada çok büyüktür. Riskli tedavilere karşı vücudun ne kadar iyileştirdiğini görmek, risk bulunmayan tedavilerin hala aynı durumda olduğunu bilmek hem hekim hem de hasta için güzel bir süreç oluşturmaktadır. Bunun tam tersini durumunda, aynı dişe yeniden bir müdahale gerekiyor ise en erken zamanda yaptırmanın önemi büyüktür. Oluşan veya var olan hastalığın ilerlemesini engellemek ve dişte oluşabilecek hasarı en aza indirmek için tedavinin zamanında yapılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, diş tedavilerinde birçok faktör göz önüne alınarak tedavi planı çıkarılmaktadır. Tedavi sonrası bakım ve takibin iyi yapılmasını sağlamak iletişim de olmak kişinin ağız ve vücut sağlığı için önem arz etmektedir.