Diş etleri, diş ve çene kemiğinin üzerini örten yumuşak pembe dokulardır. Bu dokular kan damarları açısından zengindir ve diş dokularını belirli kalınlıklarda çevreleyerek altındaki sert dokuları dış etkenlerden korurlar. Diş etleri genel olarak sağlıklı bireylerde açık pembe renkte olup yüzeyleri portakal kabuğuna benzer bir yapıdadır. Sağlıklı bir diş etinde kanama gözlenmemekte ve muntazam bir devamlılık görülmektedir.
Diş etlerinin dişlerden diş köküne doğru geri çekilmesi ve kökler de dahil olmak üzere dişin daha fazla kısmının açığa çıkması durumuna diş eti çekilmesi adı verilir. Her yaşta insanda görülebilen diş eti çekilmesi oldukça yaygın bir problemdir. Diş eti çekilmesi aşamalı bir süreçtir. Pek çok kişi erken dönemde bu sorunu fark etmez. Ancak diş eti çekilmesi tedavi edilmezse dişlerin destek dokusu ve kemik yapıları ciddi şekilde hasar görebilir ve sonuçta diş kaybı yaşanabilir. Ayrıca diş eti çekilmesi sonucunda açığa çıkan kök yüzeylerinde aşınmalar ve çürük gelişimi görülebilir.
Diş Eti Çekilmesi Belirtileri Nelerdir?
Diş eti çekilmesi öncelikle dişte hassasiyet ile belirti verir. Çekilme ilerledikçe gözle görülür şekilde diş boyu uzar ve dişte lüksasyon denilen sallanma başlar. Bununla birlikte diş etlerinde diş fırçalama esnasında, elma gibi sert yiyecekler yenildiğinde ya da normal zamanlarda kanama görülmesi, diş eti ağrısı, dişler arasında sonradan ortaya çıkan boşluklar oluşması, diş eti seviyelerinin belirgin farklılaşması, soğuk – sıcak ya da ileri vakalarda nefes alıp verirken bile hissedilen sızı ve diş eti hassasiyeti, diş etinde morarma ya da kızarma, diş eti şişmesi veya diş etinde kabarıklık diş eti çekilmesinin belirtileri arasında yer almaktadır.
Diş Eti Çekilmesi Nedenleri Nelerdir?
Diş eti çekilmesi farklı nedenlere bağlı olarak oluşabilir. Bu problemin tedavisi altta yatan etkene bağlı olduğundan diş eti çekilmesinden şüpheleniliyorsa, vakit geçirmeden bir diş hekimine başvurmak gerekir. Diş eti çekilmesine aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi faktör neden olabilir:
⁃ Ağız hijyeninin yetersiz olmasına bağlı bakteri plağı ve diş taşı oluşumu,
⁃ Akut diş eti hastalıkları,
⁃ Genetik etkenlere bağlı olarak ince diş eti dokusu,
⁃ Sert kıllı fırça ile fırçalama,
⁃ Travmatik veya hatalı fırçalama,
⁃ Diş sıkma ve gıcırdatma,
⁃ Diş eti dokusuyla temas halinde olan dudak veya dil piercingi,
⁃ Sigara tüketimi,
⁃ Çapraşık dişler veya dişin çene kavsi dışında konumlanması,
⁃ Tırnak yeme, kalem ısırma gibi travmatik davranışlar,
⁃ Yetersiz beslenme ve C vitamini eksikliği,
⁃ Romatoid artrit, kontrol altında olmayan diyabet ve Crohn hastalığı gibi sağlık sorunları,
⁃ Hamilelik ve menopoz gibi hormonal değişiklikler,
⁃ Hatalı yapılmış restorasyonlar.
Diş Eti Çekilmesi Tedavisi Nasıl Yapılır?
Diş eti çekilmesi tedavi edilebilecek bir hastalıktır. İleri seviyelere ulaşmadan diş hekimine başvurulmalı ve çok basit birkaç önlem ve tedavi yöntemleri ile diş eti çekilmesi durdurulmalıdır. Diş eti çekilmesi tedavisinde en önemli unsur doğru tanı koyabilmek ve çekilmeye neden olan etkeni ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla hastalardan alınan ön bilgi (anamnez), klinik muayene ve radyolojik muayeneden faydalanılır. Hastalığın tedavisinde hasta ve hekim iş birliği çok önemlidir.
⁃ Diş eti çekilmesinin ileri düzeyde olmadığı durumlarda cerrahi olmayan ya da daha az invaziv prosedürler tercih edilebilir. Bu aşama uygulanabilecek yöntemlerin başında profesyonel diş temizliği gelir. Diş taşı temizliği ile çekilmeye neden olan diş taşları ve bakteri plağı ortadan kaldırılır ve sonrasında düzenli etkin bir fırçalama alışkanlığı ile rahatlıkla ve çok hızlıca tedavi edilebilir.
⁃ Eğer diş eti enfeksiyonu yaygın hale gelmişse ve periodontitis olarak adlandırılan dişi çevreleyen kemik dokusunun kaybı da söz konusu ise lokal olarak uygulanan anestezi altında diş eti ceplerinin içine ve kök yüzeylerine subgingival küretaj denilen derin diş eti temizliği işlemi veya flep operasyonu olarak adlandırılan cerrahi temizlik işlemi uygulanır. Bu işlemde öncelikli amaç diş eti enfeksiyonunu ortadan kaldırmaktır. Bu işlemlerde bazı vakalarda antibiyotiklerden de destek alınabilir.
⁃ Diş eti çekilmesi mevcut olan diş yüzeyinde hassasiyet varlığında veya diş eti estetiğini sağlamak ve kaybolan yumuşak dokuları yenilemek amacıyla en ideal yöntem olan rejeneratif diş eti ameliyatları düşünülebilir. Bu operasyonlar sırasında ağız içinde verici bir bölge olan damak dokusundan belirli boyutlarda diş eti dokusu alınarak diş eti çekilmesi olan kök yüzeyine dikişler ile sabitlenir. Diş kaybının önlenmesi ve bölgedeki dokuların daha fazla hasar görmemesi amacıyla uygulanan diş eti grefti ameliyatı diş eti çekilmesinden kaynaklanan kötü görünümün giderilmesini sağlar ve diş köklerini de çürüklere karşı koruyabilir. Diş eti greftleri ile açıkta olan kök yüzeylerini tamamiyle kapatmak mümkün olabilmektedir.
Çok çeşitli diş eti grefti operasyonları bulunmaktadır. Operasyon şekli, diş eti çekilmesi miktarına, diş eti çekilmesinin şiddetine ve hastanın isteklerine göre belirlenir. Diş eti operasyonları sırasında lokal anestezi yapılarak operasyon bölgeleri uyuşturulduğu için herhangi bir ağrı olmamaktadır. Ameliyat sonrasında bireyler rahatlıkla evlerine gidebilmektedir ancak eğer araba kullanacaklarsa genellikle yanlarında bir kişi ile gelmeleri ve arabayı o kişinin kullanması önerilmektedir. Çünkü her ne kadar ağrı olmasa da bir operasyon sonrası olduğu için kişilerde bir rahatsızlık hissi olabilir. Diş eti grefti operasyonu sonrasında başarı oranını artırmak için hasta gerekli özeni göstermelidir. İyileşme döneminde hastaların dikkat etmesi gerekenler şunlardır;
• Operasyon bölgesi fırçalanmamalı, diş ipi kullanılmamalı.
• Diş eti uzmanının reçete ettiği ağız gargarasını ve ilaçları kullanılmalı.
• Ağır egzersizlerden kaçınılmalı.
• Sert yiyeceklerden kaçınılmalı.
• Yumuşak, soğuk ve ılık gıdalar tüketilmeli.
• Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.
İyileşme genellikle hızlı olmaktadır. 1-2 hafta içerisinde doku iyileşmekte, dikişler alınmaktadır. Bu süreçte az görülmekle birlikte kanama, enfeksiyon veya şişme gibi komplikasyonlar görülebilir. Doku greftinin alıcı bölge ile birleşmesi 6-8 hasta içerisinde olmaktadır.