Myofonksiyonel tedavi dediğimizde çocukların dudak, dil ve burnuna ait özel işlevlerin doğru şekilde çalıştığından emin olmayı kastediyoruz. Bu organların sağlıklı fonksiyon görüyor olmaları hem çocuğun büyüme gelişiminin doğal seyrinde ilerlemesi hem de yapılacak herhangi bir ortodontik tedavinin daha kalıcı olabilmesi için önemlidir.
Ortodontistlerin muayenesi genellikle 7 yaşında başlar. Bu muayene sırasında dikkat ettiğimiz ve ailenin de bilgisine sunduğumuz noktaları daha önce farklı bir yazıda anlattığım için burada yalnızca myofonksiyonel muayeneyi ele aldım.
Burunla başlayalım. Burun nefes almak içindir ve nefes sırasında kendi içinde özel bir molekülün üretim yeridir: nitrik oksit. Bu madde başlı başlına damar genişletici özelliğiyle dokulara daha fazla kanlanmanın gerçekleşmesini sağlar. Yani burun nefesi varsa, tüm vücudumuzda daha iyi bir beslenme olacak diyebiliriz.
İlk olarak çocuğun burnundan rahat nefes alıp almadığını kontrol ederiz. Her iki delikten de rahatlıkla hava geçişi oluyor mu? Bazen basit ama etkili burun açma tekniklerini kullanarak hastanın daha kolay nefes almasını sağlamaya çalışırız. Yine de burun tıkanıklığı olan durumlarda en güvenli yol hastanın bir kulak burun boğaz muayenesinden geçmesini sağlamaktır.
Nefesle ilgili diğer önemli bir konu diyafram nefesidir. Göğüs kafesini şişirmeden, elini karnının üstüne koyup “Bir çiçeği kokladığını hayal et.” dediğimizde çocuklar kendiliğinden diyafram nefesi almaya başlıyor. Bu aslında bebekken bildiğimiz ama sonradan unuttuğumuz bir nefes ve vücudun daha az eforla maksimum oksijenlenmesini sağlamak için kullandığı mekanizmalardan biri olduğu için önemli.
Burundan sonra dil konumu ve dilin ağız tabanıyla olan ilişkisini değerlendiriyoruz. Dil baş boyun bölgesindeki en önemli kaslardan biri. Üst çenenin genişliğinin korunmasında, havayolunun rahatlatılmasında, çene ekleminin daha rahat bir konumda dinlenebilmesinde ve hatta çocuğun vücut postürünün bile üzerinde etkisi olan bir organ. Doğru dil konumu dilin dişlerle temas etmediği, üst dişlerin arkasında damağa doğru yayılarak sanki bir şekeri emer gibi temasta bulunduğu konumdur. Bunu sağlamak için çeşitli egzersizler hem çocuğa hem aileye öğretilir.
Dil ile ilgili diğer bir konu dilin alt kısmında alt çene bağlandığı yerde yer alan dil bağıdır. Dil bağı yeterli uzunlukta olmadığında çocuk dil ucunu damağa değdiremez. Normalde oldukça hareketli bir organ olan dil, kendi hareketi sırasında alt çeneyi de beraberinde sürükler. Bu bağ kısa olduğunda alt çenede de olması gerekenden fazla bir savrulma hareketi görülür ki, özellikle gelişmekte olan bir alt çene için bu istenilen bir durum değildir. Yanı sıra havayolunun daralması, konuşmada artikülasyonla ilgili problemler gibi doğal akışı etkileyen bazı durumlarda dilin bu özel durumundan ötürü ortaya çıkabilir. Oldukça basit bir tedaviyle çene cerrahları tarafından kısa dil bağı tedavi edilir ve egzersizle desteklenir.
Üçüncü olarak dudakların ilişkisi değerlendirilir. Dudakların hipotonik yani güçsüz olduğu durumlarda çocuğa bu kasları güçlendirebilmek için birkaç tane egzersiz sık sık yapılmak üzere öğretilir. Bu egzersizlerin ve farkındalığın etkisiyle sonuçlar genellikle oldukça başarılı olur ve çocuk dudaklarını rahatça kapatabilmeye başlar. Anatomik olarak çok kısa üst dudak varlığında da benzer egzersizlerden yararlanmak mümkündür. Bazen iskeletsel gelişimin genetik kontrol altında büyük bir normalden sapma göstermesi durumunda bu dudak kapanışını elde etmek sadece egzersizle mümkün olmayabilir. Bu ayrı bir değerlendirmeyle aileye açıklanabilir.
Bu yazıyı yazarken myofonksiyonel tedaviyi çocuklara yönelik bir tedavi olarak anlatmaya başladım. Ancak özellikle burun ve dille ilgili bozukluklar erişkin hastalarımızda da mutlaka düzeltime ihtiyaç duyulan konulardır. Muayene sırasında çocuklarına anlatılan egzersizleri öğrenmeye çalışırken aileler de kendilerinde değişim başlatabilecek bilgiyi edinmiş oluyorlar. Çocuğa anlatırken kendi bedenine dönüp dilinin nerede durduğuna odaklanan, nefesini kontrol eden, elini diyaframına götüren anne babaları görünce seviniyorum☺️
Basit ama çok etkili bu bilgiler aslında doğuştan bildiğimiz, vücudun kendini iyi etme becerisinin birer parçası olduğu için çok kıymetli. Fonksiyonun iyileştirilmediği tedavilerde kalıcılık elde etmek de mümkün olamadığı için bu tedavilerin önemini sıkça hatırlatmak gerekiyor. Son olarak şunu söylemek istiyorum ki; myofonksiyonel tedaviler bir alışkanlık oluşturmaya ya da mevcut hatalı alışkanlığı değiştirmeye yönelik tedaviler olduğu için mutlaka aileyle birlikte zaman ayırarak, birbirine hatırlatmalarda bulunarak başarılı olunabilecek tedavilerdir. O yüzden desteğiniz kıymetlidir☺️