BİZE ULAŞIN
tr

Teller Çıktıktan Sonra Dişler Eski Haline Döner mi?

Merhabalar, Bu yazıda ortodontik tedavinin bitmesiyle birlikte neden dişlerde zaman içinde eski haline dönüşlerin olabileceğiyle ilgili bir fikir vermeye çalıştım. Ortodontik diş hareketi temelde iki hücrenin kemikte yaptığı özel bir çalışma sayesinde ortaya çıkar.

Çok hafif bir kuvvetin devamlı olarak dişe uygulanmasıyla bu hücreler kemiğin bir noktasında yıkım, bir noktasında yapım işiyle meşgul olarak dişlerin hareketini mümkün kılarlar. Kuvvetler ortadan kalktığında ise dişin içinde bulunduğu kemik yuvasında, dişetinde ve ince lif ağında yeniden bir düzen meydana gelir. Bu yeni konumda oluşan kemik ve diğer dokuların eski yoğunluklarına ulaşması, böylece dişin daha sabit bir konuma geçebilmesi için yaklaşık bir yıllık sürece ihtiyaç vardır. Bu bahsedilen sabit konumu özellikle ön dişlerimiz için korumak amacıyla, dişlerin arka yüzeylerine retainer teli uygularız. Hastamızda yapılan tedavinin özelliklerini göz önünde bulundurarak bu uygulamayı bazen 4 diş, bazen 6 yada 8 dişi içerecek şekilde tercih ederiz.
Bu telin temel fonksiyonu aslında sadece ön dişlerin yeniden eski çapraşık/ayrık konumlarına dönmesine engel olmaktır. Pek çok durumda en az beş sene ağızda kalmasını istediğimiz bu tellerin uygun bir yerleştirme yapıldığında dişeti sağlığına herhangi bir zararı olmaz.
Retainer uygulamasına ek olarak uygulanan tedavinin ihtiyaçlarına göre belirli sürelerde (sadece gece, tüm gün vb) farklı tiplerde plaklar kullanır. Plaklar sadece diş yüzeylerini kaplayan plastik bir yapıda olabildiği gibi, tüm damağı örten bir formda da hazırlanabilir. Ortodontistin belirlediği sürelerde kullanımıyla pekiştirme aşaması yürütülmüş olur.
Buraya kadar bahsettiğim ön dişlerin bozulmaması konusu ortodontik tedavilerin kalıcılığında belki de en az önem arzeden kısımdır. Ufak tefek çapraşıklıklar tedavi sonrası yeniden oluşabilir ve çözümü de oldukça basittir.
Ortodontik tedavilerin kalıcılığındaki birincil faktör tedavi planlamasıdır. Yapılan muayene, fotoğraf ve film analizleri sonrası hastanın eğer çocuksa yüz büyümesinin ne yönde gerçekleşeceğinin bilinmesi önemlidir. Bu büyümenin özellikleri göz önüne alınarak tedavi tipi belirlenirse uzun vadede başarılı olunur. Yetişkin bireylerde de tedavinin sadece ortodontik tedaviyle çözülemeyeceği, ortognatik cerrahi denilen ameliyatla çenelerin ve dişlerin düzeltilebileceği durumlar söz konusu olabilir. Bunun kararı verilirken ortodontist hastanın havayolu, eklem sağlığı, çeneler arası uyumsuzluğun şiddeti gibi konuları göz önünde bulundurur.
Bazen de daha sağlıklı ve kalıcı bir sonuç için diş çekimi yapmak gerekir; bu bazı hastalarımıza ilk anda korkutucu gözükse de yıllar içinde oluşabilecek kemik erimeleri, diş köklerinin kısalması ve eklem hastaları gibi büyük problemlerin önüne geçmek adına daha doğru bir seçenek olabilir.
Tedavinin kalıcılığındaki en önemli temel faktörlerden bir diğeri de çene ekleminin dişlerin kapanış ilişkileriyle beraber, kendi yuvası içinde sağlıklı, stabil bir konumda bulunmasıdır. Uyumlu bir diş kapanışına eşlik etmeyen çene eklemi zamanla kendi içinde yıkıma uğrayabilir, dişlerin kapanışındaki uyum bozulabilir, yıllar için de eklem probleminin ilerlemesiyle sebebi anlaşılamayan baş boyun ağrıları ve daha pek çok soruna zemin hazırlayabilir. Eklem ve diş ilişkileri arasındaki uyumun önemini farklı bir yazıya taşımak mümkün.
Kalıcılık konusundaki diğer önemli konu hastanın sahip olduğu nefes alıp verme, yutkunma gibi alışkanlıklarının doğru şekilde iyileştirilmesinde saklıdır. Bu alışkanlıkların hatalı oluşu zaten en başında problemin kaynağı olduğu için, bütün vakalarda dilin doğru konumunun nasıl olması gerektiği, burundan nefes alıp vermenin nasıl iyileştirilebileceği hastalarımıza öğretilir. Özellikle burun nefesini iyileştirmek için KBB doktorunun muayenesinden sonra, bazı tekniklerle çalışarak başarılı sonuçlar elde ederiz. Dudak kaslarının uzatılmasına yönelik egzersizler, geceleri uyurken dudak bandı takılması gibi gerçekten çok basit ama sonuçları etkili bazı uygulamalar tedavi sürecine entegre edildiğinde daha kalıcı neticeler elde edebiliyoruz.
Konuyu toparlayacak olursam en önemli husus doğru bir teşhis ve tedavi planlamasının kalıcılıkta en önemli rolu üstlendiğidir. İyi yapılmış bir planlamayla yüz kasları rahat ve dengede, çene eklemi de sağlıklı bir konumda iken aynı zamanda hastanın güzel bir diş-dudak-gülümseme estetiği sağlanmış olur.